Kadın olmak, beraberinde doğurganlığı üstlenmektir. Dünyaya gelmelerinin en belirgin özelliğidir aslında. Yaratımın bir parçası olmak bahşedilmiştir kadınlara. Yaradan’ın üflediği canın bir parçası olmak; anne kimliğine bürünmek…

"Ana” kelimesi ne yücedir. Öylesine yücedir ki dünyanın var oluşuna bile dişiliğin o doğurganlığını anlatan "Toprak ana” denmesi de bu yüzdendir. Varoluşumuzun, doğuşumuzun en temel taşlarındandır annelerimiz. Rahme düştüğümüz il andan beri sevgi ile büyüttükleri bir an bile bizi yalnız bırakmayan, canlarından "Can” katanlardır. Karnında taşıdığı onca yıl yetmezmiş gibi hayatımızdan ebediyen gidene kadar da bizim üstümüzdedir ilgisi. Hastalandığımızda sabaha kadar başımızda bekleyen, terlediğinde sırtına havlu koyandır anne.

Anne, koşulsuz sevginin hayata doğmuş en gerçekçi halidir.

Evlenip gitseniz bile elini üstünüzden çekmeyecek, size hayatınızı sürdürürken minik hatırlatmalarla kolaylıklar sağlayacaktır. En kötü gününüzde yanınızda olandır. Kalbini kırsanız dahi sizi her defasında affedip, bağrına basandır. Yokluğuna katlanılması en zor olan ve ömür boyu acısını içinizde taşıyacağınız, eksikliğini hep hissedeceğiniz, en değerli varlığınızdır. Kokusunu hiç bir parfümde bulamayacağınız ve hep hatırlayacağınız… ve hayattan ayrıldıktan sonra bile hep hatırlamak isteyeceğiniz; Anna Jarvis gibi…

Kim bu Anna Jarvis?

Amerika Birleşik Devleti’nde, babasını iki yıl önce kaybetmiş ve annesi ile yaşamaya başlayan Anna Jarvis, tarihler 9 Mayıs 1905 i gösterdiğinde annesini de kaybeder. Annesinin ölümünün ardından duyduğu pişmanlıkları ve anne özlemini o kadar derinlemesine yaşamaya başlar ki, evde topladığı arkadaşlarına, kendi annesinin öldüğü günü "Anneler günü” yapmak istediğinden bahseder. Ve bu herkesin hoşuna gider. Böylece ilk olarak 10 Mayıs 1908 yılında sponsorların da desteği ile annesinin ders verdiği kilisede, çok kalabalık bir grup ile "Anneler günü” kutlanır. Tabi bu gayri resmi bir kutlamadır. Bunu senatodan geçirmek için büyük bir kampanya başlatır. Herkesin de destek oluşuyla 8 Mayıs 1914 yılında senato onayından geçerek resmi olarak kabul edilir. Bu zaman diliminde farklı ülkelere de sıçrayan anneler günü akımı gayri resmi olarak kutlanmaktayken, o yıldan sonra tüm dünyada kabul gören resmi bir güne dönüşür.

İlk çıkışı dini olarak düşünülmüş olsa da zamanla değişime uğrar anneler günü. Öyle ki sanıldığının aksine dünyada farklı günlerde kutlanmaktadır. Ülkemize Amerika üzerinden geldiği için, Türkiye de Mayıs ayında kutlama yapmaktadır. Bazı ülkeler de ise 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ile aynı anda kutlanılmaktadır.

Batı medeniyetlerinden çıkmış gibi gözüken anneler günü, aslında Antik Yunanlara kadar dayanır. Yunan mitolojisine göre Rhea, Tanrı ve tanrıçaların annesi olduğuna inanılır ve onun için ilkbaharda festivaller düzenlenirdi. Ayrıca Yunanlılar gibi Antik Romalılar da ana tanrıça olarak kabul edilen Kibele için festivaller düzenlerdi.

Görüldüğü gibi ister antik tarih olsun, isterse günümüz annelerin kutsallığı her zaman bilinmiştir. Bizler de Roberto Bene Pırlanta ailesi olarak; En değerli varlıklarımızın "Anneler Günü” nü kutlarız.